Girişte bir hikâye… Bir gün Kahire’nin dar sokaklarında yürüyen, rengârenk pazarında nefes veren genç bir tarih tutkunu düşünün. Elinde bir defter: “Mısır’da Türklerin izleri neler?” diye not alıyor. Bu genç, Mısır’daki farklı halkların arasında Türk kökenli devletleri izliyor, taş yapıların gölgesinde geçmişin fısıltılarını duyuyor. Bu yazıda, tam da o genç gibi merakla, Mısır topraklarında Türk devletlerinin hangi biçimlerde ve hangi dönemlerde varlık gösterdiğini, tarihsel verilerle, insan hikâyeleriyle ve analitik bakışla birlikte ele alacağız.
Mısır’da Türk Kökenli Sultanlık: Memlük Sultanlığı (1250 – 1517)
Mısır’da kurulmuş en belirgin Türk kökenli devlet şüphesiz Memlük Sultanlığı’dır.
Aslında “Memlük” kelimesi Türkçedeki “memlük” yani “köleleşmiş”/“satılmış” anlamlıdır; ama bu köle askerlerden oluşan yapı zamanla Mısır’da egemenliği ele geçirmiştir. :contentReference[oaicite:1]{index=1}
Örneğin, 1250 yılında Mısır’da kurulan Memlük Sultanlığı, Türk ve Kıpçak kökenli askerî sınıfın (mamlukların) yönetimi altına girdi. :contentReference[oaicite:2]{index=2}
Bu devletin kurucuları arasında, Ayyûbî Devleti’nden sonra gelen bu yeni askerî sınıfın üyeleri, Kıpçak Türkçesi konuşabiliyorlardı. :contentReference[oaicite:3]{index=3}
Bu dönemden bir insan hikâyesi: Diyelim ki bir Kıpçak kökenli “Ertuğrul” adlı bir genç, Mısır’a getirilip memlûk olarak yetiştirildi; sonra yükseldi, sarayda vezir oldu, sonra Sultanın saltanatına katıldı. Böyle bir bireyin gözünden bakarsak, Türk askeri geleneğinin Mısır’ın yönetiminde ne denli etkili olduğunu görebiliriz.
Memlük Sultanlığı yalnızca Mısır’ı değil Suriye ve Hicaz’ı da kontrol etti. :contentReference[oaicite:4]{index=4}
Bu yüzden, bu dönemi Mısır’daki “Türk devletleri” kapsamında değerlendirmek yerinde olur: Türk kökenli askerî sınıf egemenliği, yönetim kurumlarını dönüştürdü.
Ancak, hatırlanmalıdır ki Memlükler bir “Türk devleti” olarak Türk halkından gelen kökenle değil, Türk ya da Kıpçak kökenli askeri sınıfın yönetimiyle kurulmuştu.
Osmanlı Mısırı (Eyaleti) (1517 – 1805) ve sonra özerk hâle geçiş
Memlük Sultanlığı’nın ardından 1517 yılında, Osmanlı İmparatorluğu’nun Mısır’ı ele geçirmesiyle Mısır, doğrudan Osmanlı yönetim sistemi içine alındı. :contentReference[oaicite:7]{index=7} Osmanlı devleti Türk egemenliğine sahip olduğu için Mısır’daki Osmanlı dönemi de Türk devlet yapısına dâhil edilebilir.
Bu dönemde Mısır, bir “eyalet” (eyâlet) olarak Osmanlı’ya bağlandı. :contentReference[oaicite:8]{index=8}
Var olan Memlük askerî sınıfı ile Osmanlı varisi padişah yönetimi arasında bir denge sürdü; lokal güçler ile merkezî Türk yönetimi arasında sürekli gerilim vardı. :contentReference[oaicite:9]{index=9}
Bir başka insan hikâyesi: İstanbul’dan gönderilen bir Osmanlı paşası, Kahire’ye varıyor. Yerel Memlük ağalarıyla pazarlık yapmak zorunda kalıyor; Türk yönetim geleneğini Mısır’ın yerel güç dengeleriyle uzlaştırmak için çaba harcıyor. Bu, kültürler arası bir adaptasyon süreci.
Bu Osmanlı döneminde Mısır, Türk yönetim geleneğinin bir parçası hâline geldi ancak aynı zamanda Mısır’ın yerel yapıları da korunmaya çalışıldı.
Türk askeri idaresi ve devletteki Türk etkisi – özel durum: Muhammad Ali Paşa’nın yükselişi (1805 – 1848) ve ardından dönemi
Resmî olarak Osmanlı idaresinde olan Mısır’da, 19. yüzyıla gelindiğinde Türk/Osmanlı askeri kökenli bir kişi olan Muhammad Ali Paşa yönetimi ele geçirdi. :contentReference[oaicite:11]{index=11}
Her ne kadar Ali Paşa Arnavut kökenli olsa da Osmanlı generali olarak görevlendirildi ve Türk‑Osmanlı yönetim sistemi içinde yükseldi. Bu da Mısır’daki Türk etkisinin yeni bir biçimde devam ettiğini gösteriyor.
Bu süreç, “yerel bir Türk devletinin” doğrudan kuruluşu olarak görülmese de, Mısır’da Türk askeri‑idari sisteminin nasıl yerleştiğini ve dönüştüğünü gösteriyor.
Bir örnek: 1811’de Ali Paşa’nın Memlük ağalarını bir şölene davet etmesi ve sonra onları yok etmesi, eski Memlük yönetimini tasfiye edip Osmanlı/Türk askeri hâkimiyeti tesis etmesinin simgesidir. :contentReference[oaicite:12]{index=12}
Analiz ve değerlendirme
Veriler ışığında şu sonuçlara ulaşılabilir:
– Mısır’da doğrudan “Türk devleti” kavramı yalnızca “Türk halkı tarafından kurulmuş” biçimde tam karşılığı olmayabilir; ancak Türk kökenli askerî sınıf ve Osmanlı Türk yönetimi kapsamında Mısır’da Türk devlet ya da devlet benzeri yönetimler varlık göstermiştir.
– Memlük Sultanlığı, Kıpçak/Türk memlûklerin yönetimiyle Mısır’da egemenliği ele aldı (1250‑1517). Bu Türk askeri yapısı Mısır’da bir devlet biçimini aldı.
– Osmanlı Eyaleti dönemi, Mısır’ın Türk imparatorluğu sistemi içinde yer alması ve Türk yöneticilerin görev alması nedeniyle Türk devlet etkisini sürdürdü.
– Muhammad Ali Paşa döneminde ise Türk/Osmanlı askeri‑idari geleneği yerel bağlamda güçlendi ve modern Mısır’a giden köprü kuruldu.
– İnsan hikâyeleri (örneğin Kıpçak memlûk genç, Osmanlı paşası, Ali Paşa’nın Memlükleri tasfiyesi) bize bu sürecin yalnızca kurumlar değil, bireyler düzeyinde nasıl işlediğini gösteriyor.
Neden bu tarih önemli?
Bu konu, sadece geçmişin tozlu satırları değil; Mısır‑Türk kültür bağlarının temellerini, yönetişim geleneklerinin izlerini ve bugün hâlâ Mısır’da görülebilecek Osmanlı/memlûk mimarisiyle bağlantıyı anlatıyor. Türk devleti ya da Türk yönetimi izleri, taşlarla, saraylarla, yönetim kurumlarıyla günümüze uzanıyor.
Mısır’da Türk askeri geleneğinin nasıl yerleştiğini görmek, hem Türk tarihine hem de Mısır tarihiyle ilgili köprüler kurmamıza yardım ediyor.
Sorularla sonlandırmak isterim:
Sizce Mısır’daki bu Türk etkisini günümüzde mimari, kültür ya da toplumsal hafıza açısından nasıl görebiliriz?
Tarihî bireylerin hikâyeleri üzerinden devleti anlamak sizce ne kadar anlamlı?
Mısır’da bir “Türk devleti” tanımı yaparken hangi ölçütleri kullanmak gerekir sizce?
Okuyucularınızın görüşlerini merakla bekliyorum.